Yüzmeyle ilgilenen birisiyseniz mutlaka aklınıza ”nefesimizi ne kadar süre tutabiliriz?” sorusu gelmiştir. Şimdi nefesimizi tutabileceğimiz süreden, antrenman yaparak bunu ne kadar arttırabileceğimizden ve doğru nefes alarak akciğerlerimizi güçlendirmekten bahsedeceğimiz yazımıza geçelim.
Vücudumuz Nefessizliğe Ne Kadar Dayanabilir?
Vücudumuz oksijensiz kaldığında bundan en hızlı ve ağır olarak etkilenen organımız beynimizdir. 5 dakika oksijensiz kalan beyin geri dönüşümsüz hasarlar almaya başlar ve müdahale edilmezse yaşam şansı her dakikada %10 azalır. Peki nasıl oluyor da Stig Severinsen 22 dakika nefesini tutarak Guinness dünya rekoru kırdı? Bu tamamen akciğer kapasitesini arttırmakla ulaşılmış bir süre, keza rekor denemesi öncesinde 20 dakika akciğerlerini saf oksijene maruz bırakmış ve öncesinde de zihin ve beden uyumunu sağlayarak bu süreyi uzatmak için çokça nefes antrenmanları yapmıştır. Aynı zamanda beynin 5 dakikadan fazla oksijensiz kalamamasından kasıt kalbin çalışmayı bırakması ve tamamen kan pompalamayı bırakması sonucu ortaya çıkan bir durumdur.
Ortalama toplumdaki normal, pek sportif faaliyetlerle ilgilenmeyen bir insan bir dakikanın üzerinde nefessiz kalmakta zorlanır. En fazla ne kadar dayanabileceği ise yaptığı nefes antrenmanlarına, sportif aktivitelere, yaşam tarzına bağlı olarak şekillenir. Şimdilik dünya rekoru resmi olarak 22 dakika, ancak bu bir üst sınır olmadığı için tahmin dışında net cevap vermek pek mümkün görünmüyor.
Nefessiz Kalma Süremizi Nasıl Uzatabiliriz?
Nefes tutmada üst sınırımızı belirleyen şey vücudumuzun oksijen yetersizliğine ve karbondioksit fazlalığına ne kadar dayanabildiğidir, bunu belirleyen şeyse metabolizma hızımızdır. Metabolizmamızı yavaşlattığımız ölçüde nefes tutma süremizi uzatabiliriz. Peki metabolizmamızı nasıl yavaşlatabiliriz?
Genetik faktörler metabolizma hızında oldukça etkili olmakla beraber çevresel faktörlerden de metabolizmamız etkilenir. Ortam sıcaklığı bu faktörlerin başında gelir. Soğuk bir ortamda metabolizmamız sıcak ortama göre çok daha yavaştır. Bununla ilgili 1986’da Amerika’da yaşanan oldukça ilginç bir haber sıcaklığın metabolizmaya etkisinin düzeyini bize daha net gösteriyor. Habere göre küçük bir çocuk buz gibi bir dereye düşüp yaklaşık bir saat su altında kalmasına rağmen metabolizması neredeyse durma noktasına geldiği için kurtarılarak hayatta kalmayı başarıyor. Sıcaklık haricinde yaş, vücut kas/yağ oranı, stres gibi faktörler de metabolizmamızı etkilediğinden nefesimizi tutma süremizi etkiliyor.
Bu faktörler nefes tutma süremizde etkili olmakla beraber asıl anlamlı gelişim için antrenman yapmak şart. Dalgıçlar ve nefes tutma şampiyonları yaptıkları hazırlıklar sonucu bu fiziksel uyumu sağlamışlardır. Bu şekilde akciğer kapasitelerini ve oksijen taşımada görevli kırmızı kan hücrelerini antrenmanlar sonucu arttırarak üst düzey seviyelere ulaşıyorlar. Yapılan araştırmalar sonucu dalgıçlar ve av için dalan balıkçılarda normalden %10 daha fazla kırmızı kan hücresi bulunduğu sonucuna varılmış. Yani anlamlı bir gelişim için bir miktar antrenman yapmak şart.
Doğru Nefes Almak
Diyaframımızı etkin bir şekilde çalıştırarak alınıp verilen nefestir. Genel olarak yaptığımız hata akciğerimizin sadece üst kısmını kullanarak nefes almak oluyor. Karnımızın alt tarafında bulunan diyaframın da biz nefes alırken çalışması gerekiyor. Doğru nefes almak alışkanlık haline gelmediği zaman stres, anksiyete vs. psikolojik anlamda da bizleri olumsuz etkiliyor. Diyafram nefesi almak ve bazı nefes egzersizleri için hazırlanmış faydalı olabilecek bir video içeriği için buraya tıklayabilirsiniz. Ve Barış Özcan’ın youtube kanalından paylaştığı derin nefes alma tekniğini de buradan izleyip gün içinde uygulayarak kendinizi rahatlatabilirsiniz. Sağlıklı günler dilerim..
Meraklısına: Hafızayı Güçlendirmenin 10 Etkili Yolu