Hava durumu ile insanların sahip oldukları hastalıklar arasında bir ilişki olduğunu tahmin etmekteyiz. Gerçekten de dönüp baktığımızda yağmur yağmadan öncesinde dizi ağrıyan insanların meterolojiden bile daha iyi tahminler yaptıklarını biliyoruz. Genelde bu iyi tahminlerin sahipleri romatizma hastaları, dizinde kireçlenme olan insanlar, menüsküs yırtığına sahip insanlar ya da çapraz bağlarında sorun olan insanlardır.
Yağmur yağması ve diz ağrısını karşılaştırmak pek mantıklı olmasa da buna dair birçok teori mevcuttur. Eklem ve etrafında bulunan kemik, kas ve yağ dokuları dışında bir de eklem arasında bulunan elastik yapılar vardır. Sağlam dokular yani kemik, kas, yağ gibi dokular atmosfer basıncı etkisiyle genişler ve esneklik kazanır. Ancak hasarlı yapılar bu basınca karşı duyarlılık oluşturamazlar. Sorunlu yapılar esneyip gevşeyemeyince bölge etrafında bulunan çevresel sinirler uyartı oluşturur ve ağrı oluşur. Basıncın normale dönmesi durumunda ağrı hissedilmez. Romatologlardan Joseph Hollander, bu sorunun cevabı için bir iklim odası kurmuştur. Bu odada yağmur öncesi durum olan, düşük barometrik basınç ve yüksek nem oranına sahip bir ortam oluşturur. Bu araştırmalar sonucu yağmur öncesinde hasarlı dokuların genişleyip şiştiği ve sinirsel iletimle beraber ağır oluşturduğunu gözlemlemiştir.